Bugunlerde Falih Rifki Atay`in Zeytindagi`ni okuyorum..Yazar 1.Dunya Savasi yillarinda cephede ve cephe gerisinde yasananlari ilk agizdan , kendi gozlemlerini aktararak anlatiyor..Kitabin 129-130.sayfalarinda gecen etkileyici hikayede koru korune kaybedilen Kudus`un ardindan Anadolu`da guney cephesinden donen trenleri oglunu bulabilme umuduyla karsilayan bir kadinin hikayesi soyle anlatiliyor :
- Benim Ahmed`imi gordunuz mu ? diyor kadin..
Hangi Ahmed`i ? Yuz bin Ahmed`in hangisini ?
Yirtik basmasinin altindan kolunu cikararak ,trenin gidecegi yolun..Istanbul yolunun aksini gosteriyor :
-Bu tarafa gitmisti , diyor..
O tarafa ? Aden`e mi ,Medine`ye mi,Kanal`a mi ,Sarikamis`a mi ,Bagdad`a mi ?
Ahmed`imi buz mu , kum mu , su mu , skorpit yarasi mi , tifus biti mi yedi ? Eger hepsinden kurtulmussa Ahmed`ini gorsen , ona da soracaksin :
-Ahmed`imi gordun mu ?
Hayir..Hic birimiz Ahmed`ini gormedik..Fakat Ahmed`in herseyi gordu..Allah`in Muhammed`e bile anlatamadigi cehennemi gordu..
Simdi Anadolu`ya , bati`dan , dogu`dan , sagdan , soldan butun ruzgarlar bozgun haykirisarak esiyor..Anadolu , demiryoluna , soseye , han ve cesme baslarina inip comelmis , oglunu ariyor..
Vagonlar , arabalar , kamyonlar , hepsi , ondan , Anadolu`dan utanir gibi , hepsi Istanbul`a dogru,perdelerini kapamis,gizli ve cabuk geciyor..
Anadolu Ahmed`ini soruyor..Ahmed , o daha dun bir kursun istifinden daha ucuzlasan Ahmed , simdi onun pahasini kanadini kismis , tirnaklarini buzmus, bize dimdik bakan ana kartalin gozlerinde okuyoruz..
Ahmed`i ne icin harcadigimizi bir soyleyebilsek, onunla ne kazandigimizi bir anaya anlatabilsek , onu ovundurucek bir haber verebilsek..
Fakat biz Ahmed`i kumarda kaybettik !